17 Aralık 2011 Cumartesi

Oyun Pazarının Dinamiklerini ve Son Dönemde Kazandığı Önemin Nedenini Biliyor Musunuz?

Global dijital oyun pazarının 2011 yılı itibariyle 74 milyar dolar ciroya ulaşacağı tahmin ediliyor. Türkiye için tahmin edilen rakam ise 150 milyon dolar seviyelerinde. Sanırım bu bilgiler üzerine bir kısmınız, dünün atari oynayan çocuklarının, yaşları ve gelirleri büyüdükçe PlayStation'lara terfi edip oyun pazarını da büyüttüğünü düşünüyor. Aslında durum tam da öyle değil.

Video oyuncularını temel olarak üç ana grupta toplayabiliriz: profesyonel oyuncular (hardcore gamers), düzensiz oyuncular (casual gamers) ve paylaşan oyuncular (social gamers):
1) Konsol oyunları olarak ifade ettiğimiz televizyona bağlanarak oynanan ve daha çok profesyonel oyuncu diye niteleyebileceğimiz kişilerin tercih ettiği oyunlara ait global pazar, 300 milyon dolar seviyesinde (Uncharted 3 piyasaya çıktığı ilk 3 günde 100 bin kopya satılmıştı.). Bu kategorideki gelirin büyük bölümü, oyun kopyalarının satışından oluşmakta. Gelirlerde önemli bir payın Guitar Hero gibi video oyunları içinde yeni çıkan şarkıların satın alınabildiği dijital mekanizmalar olduğunun altını çizmemiz gerekli.
2) Düzensiz oyuncular ise bilgisayarlarda yüklü gelen oyunları veya websitelerindeki flash bazlı oyunları oynamayı tercih eden kişilerden oluşuyor. Bunların yanında da iPhone başta olmak üzere akıllı telefonlar üzerinde geliştirilen mobil oyunları içeren bu kategorinin sektörel gelirleri ise oyun uygulamaları veya ek bölümleri için talep edilen indirme ücretlerinden oluşuyor.
3) Sosyal oyunlar diye nitelediğimiz ve sadece ABD’de 1 milyar dolarlık bir pazar haline gelen oyun pazarı ise büyük oranda oyun içindeki mikro ticaret (sanal ürünlerin satışı) ile gelir yaratıyor. Son dönemde AdMob ve diğer mobil reklam firmalarının geliştirdiği projeler ile reklam gelirleri üzerinden parasallaştırılan oyunlarda da ciddi bir artış bulunuyor.

Mobil Oyun
Oyunların mobil hale gelmesinin, 80’lerde yaygınlaşan Casio saatlerdeki basit grafiklere sahip kayak ve futbol oyunları ile 90’larda efsaneleşen Tetris cihazları ve Gameboy’larla başladığını düşünebiliriz. Mobil cihazların son yıllarda gerek donanım, gerekse İnternet bağlantısı konusundaki gelişimi sayesinde video oyunları, bu platforma uyarlanıp daha kişisel ve etkileşimli hale geldi. Nokia’nın oyun telefonu Engage’den Rovio’nun dünyaca ünlü bir fenomen haline gelen dokunmatik mobil platform oyunu Angry Birds’e geçen zaman aslında çok kısa. Evlerimizde televizyonlara bağlanan konsollardan cep telefonlarımıza yüklenen paylaşımlı oyunlara uzanan bu süreç, oyun oynamanın yaygınlaşmasını sağladı.

Sosyal Oyun
Oyunların çoklu olarak oynanması aslında sosyal oyun ile başlamadı. Bu durum geçen hafta halka açılan Zynga’nın FarmVille’sinin çok öncesine dayanıyor. Sosyal oyun tarihçesinin çoklu oyuncu ve gerçek zamanlı oyun platformlarına dayandığını söyleyebiliriz. Bu ön dönemde profesyonel oyuncular, dünya çapında tanınan ve çoklu platformlarda oynanan World of Warcraft ve Counter Strike gibi oyunlarla, paylaşımlı oynama keyfini oluşturdular.

Facebook gibi sosyal paylaşım platformları üzerinde kurgulanan oyunlar, bireysel başarı yerine kollektif kazanmanın anahtarı olan paylaşımın ekseninde kısa sürede ciddi bir kullanıcı tabanına ulaştı. Günümüzde kullanılan haliyle sosyal oyunlarla ilgili belirtmemiz gereken önemli ayrıntılardan biri de hiçbir zaman oyun sektörü ile ilişkilendirilememiş olan orta yaşlı kadın ve erkeklerin bu yapıya kolayca dahil olması oldu.

Sosyal oyun üreten firmaların temel olarak iki iş modeli bulunuyor: başka bir ülkede yaratılmış / yazılmış oyunları dil ve kültür için lokalize etmeyi ifade eden Platformculuk (Publisher) ve bir oyunu sıfırdan yazmayı ifade eden Geliştiricilik (Developer). Dünya’da son dönemde çok popüler hale gelen sosyal oyunlar konusunda Türkiye’de projeler yapan birçok firmadan Gamester’ın geliştirme ağırlıklı projeleri ve Peak Games’in platform ağırlıklı gücü global ölçekte değer buluyor. Bu firmaların başarılarının bir nedeni de Türkiye’de Facebook üzerinde 10 milyonlarca kişinin oyun oynadığının tahmin edilmesi.

Dijital Oyunların Geleceği
Oyun sektörü; klasik çizgisinde iki boyutlu ve konsollu klasik video oyunu tecrübesini, hareket algılama ve 3 boyut teknolojileri ile zenginleştirme yoluna giderken gerçek zamanlı ve geniş katılımlı sanal dünya platformlarını büyütüyor. Bu performansı yüksek fakat karmaşık video oyunu tecrübesinin tam karşısında ise oynanabilirliği yüksek, sosyal paylaşımla zenginleşen tecrübeye sahip ve mobil cihazlarla her an etkileşim kurulabilecek bir sosyal oyun dünyası (SoMoGa – social mobile game) yer alıyor. Electronic Arts gibi her iki tarafta da ilerlemeyi tercih eden firmalar, şimdilik büyümenin tüm kategorilerde birden yaşanacağını düşünmemize neden oluyor.

Oyun dünyası üzerinde bu kadar detaylı bir şekilde durmamın nedeni; eğitim ve iş hayatı gibi (gerçek) konuların da Oyunlaştırma (Gamification) adı altında değişmeye başlaması. Bu süreç, iç dinamiklerin oyun mekanizması üzerinden yeniden kurgulanması anlamına geliyor. Oyunlaştırma konusunda Skylife ve Webrazzi'deki iki yazıda daha detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.

11 Aralık 2011 Pazar

Yeni Bir Üyenin veya Müşterinin Gerçek Değeri Nedir?

İnternet, tüketicide algıyı oluşturan marka pazarlamasından, alışveriş sonrasında yaşanan memnuniyete kadar her şeyin kolayca ölçümlenebildiği bir platform. Birçok sektörde firmalar, olgunlaşma evrelerine geçtikten sonra, müşteri ilişkileri ve sadakat programları ile tüketicileri detaylı şekilde incelemeyi tercih ediyor. E-ticarette tüm süreçlerin gerçek zamanlı raporlamaya açık olması sebebiyle her büyüklükteki firma, raporlamanın rahatlığından fayda sağlayabiliyor. Dolayısıyla elektronik ticaret sektöründe faaliyet gösteren firmaların en önemli avantajları, performans sağladıkları kanalları en doğru şekilde analiz edip pazarlama yatırımlarını bu kanallara aktarabilmeleri.

Uzun yıllar boyunca internette faaliyet gösteren firmalar için en önemli performans ölçütü cirosal etki (ciro / gelir getirisi) oldu. Buna göre herhangi bir pazarlama yatırımının karşılığında oluşan satış gelirinin, ortaya çıkan maliyetten yüksek olduğu iletişim kanalları, başarılı olarak değerlendirildi. Hatta firmalardan bir kısmı zaman içerisinde ortalama sepet tutarlarını analizi edebilecek veri birikimine sahip hale geldi. Ve bu firmalar, oluşan sipariş hacmini (sipariş getirisi) ana gösterge olarak kullanmayı tercih etmeye başladılar.

Klasik e-ticaret sitelerinde gezinen tüketiciler bir ürünü almaya karar verdiklerinde üyelik, bir seçim olarak karşılarına çıkıyordu. Bu dönemde farklı iş modeline sahip sitelerde özel raporlamalar da yapılıyordu. Teklif verme gibi özellikler sayesinde üye adedinin doğrudan ciro ile bağlantılı olduğu iş modelleri için, üyeliğin artışı da ek bir faktör olarak performans değerlendirmelerine girdi. Üye olan bir kişinin maliyetini optimal düzeyde tutarak (yeni üye maliyeti) müşteri hacmini geliştirme hedefi; özel ve grup alışveriş sitelerinin ortaya çıkması ile daha da yaygın hale geldi. Anlık satış yöntemlerini başarılı şekilde internete uyarlayan bu üyelik bazlı modeller, pazarlama yatırımlarının orta vadedeki etkisinin görülebilmesi açısından da internet reklamcılığına olumlu katkı sağladılar. Maliyet odaklı bu analizler yapılırken haliyle, yeni üyelerin ortalama olarak yapmaları beklenen harcama tutarları da göz önüne alınmaya gayret edildi.

Fakat bir yeni üyenin veya müşterinin firma için gerçek katma değerini, tek veya birkaç işlem üzerinden hesaplamak, yeterli bir analiz değil. Bu nedenle bir müşteriden tüm ticari ilişki süreci boyunca edinilebilecek toplam geliri ifade eden Yaşam Boyu Müşteri Değeri (customer lifetime value) konsepti her sektörde olduğu gibi e-ticarette de gittikçe daha önemli hale geliyor. Türkiye'deki profesyonellerin de önemli tespitler yaptığı bu değeri ölçümleyebilmek için akademik çalışmalar yapılması yanında, Online araçlar da oluşturuldu. Bu çalışmaları e-ticarete uyarlayabilecek eleştirel analizler içeren projeler üretilmesi, sağlıklı ölçümleme yöntemlerine ulaşılması açısından son derece önemli. Bu analizlere, yapılan doğrudan alışveriş yanında referans aracılığı ile yaratılan ek müşteri geliri eklenerek, sosyal ticaretin etkisi de ayrıştırılabilir. Bu konuya Seth Godin de bir yazısında değinmişti.

Yazının başlığındaki soruya dönersek; yeni bir üyenin veya müşterinin değeri, daha sonra yapacağı ve yaptıracağı tüm alışverişlerin değerleri göz önüne alınarak, daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilir. Bu da ancak çok boyutlu bir analiz süreci sonunda mümkün olabilir.

Görsel Kaynak: www.retargeter.com

4 Aralık 2011 Pazar

Türkiye'de Dijital Dünyaya Dair Son Dönem Etkinliklerinden Kısa Bir Özet

2011 yılı, dijital dünyaya dair etkinlikler açısında çok zengin geçiyor. Son dönemde katıldığım etkinliklerden aklımda kalanları, özet bir yazıda sizlerle paylaşmak istedim:

DIGITAL AGE
Richard Stacy (Stacy Consulting), Gartner Hype Cycle modelini, sosyal medya stratejilerinin şirketler tarafından yanlış anlaşılıp uygulandığını gösterecek şekilde sosyal pazarlamaya uyarlamış. Richard, firmaların sosyal platformlarda takipçilerini yönlendirmesini değil; tüketicilerin marka ile ilgili paylaşımlarını takip etmesini ve bu noktalarda onlarla etkileşim kurmasını önerdi.

WEBRAZZI SUMMIT
Gerek konuşmacı gerekse katılımcı olarak yurt dışından bu kadar fazla girişimci ve yatırımcıyı bir arada görmek, Türkiye’nin dijital dünyada artan uluslararası öneminin en net kanıtıydı.
Sidar Şahin (Peak Games), internet firmalarının değerlemesinin kolay bir süreç olmadığını ve büyüme aşamasındaki firmalara klasik finansal gelir gider dengesi ile bakmanın yatırımcılar için öngörüsüz bir yaklaşım olduğunu belirtti. Kısa dönemde karlılık ısrarının firmanın büyümesini önleyeceğini ve bu nedenle hızlı büyümeler yaşanan yeni ticaret dünyası dinamiklerinin, geleceği / tüketiciyi iyi okuma üzerine kurulduğunu ekledi.

THINK RETAIL
Peter Fitzgerald (Google), mobil cihazların her geçen gün tüketiciler için hem araştırma hem de alışveriş yapma açısından önemli hale geldiğini vurguladı. Cep telefonlarının akıllı hale gelmesi ile tüketicilerin alışveriş tecrübesinin zenginleştiğini; mobil arama oranlarının %10’ların üzerine çıkması gibi veriler ile Wallet gibi dijital cüzdan projeleri üzerinden anlattı. Tesco’nun Kore’de mobil ticaret konusunda ödül alan projesinin tanıtım videosunu izlemenizi öneriyorum.

E-TİCARET ZİRVESİ
David Rowan(Wired), ticaretin artık sosyal (social), yerel (local) ve mobil (mobile) üçlüsünün yakınsamasını ifade eden SOLOMO üzerinde yükselmeye başladığını belirtti. Yıllar önce e-ticaret konusunda çağının çok ilerisinde fikirler üreten fütüristlerin bulunduğunu kanıtlayan bu reklam filmini izlemenizi öneriyorum.

18 Kasım 2011 Cuma

Türkiye Özel Alışveriş Pazarı Ne Durumda?

Türkiye'de uzun yıllardır İnternet üzerine özgün içerik paylaşılan en önemli dijital kaynaklardan biri şüphesiz Webrazzi. Bu sitede geçen ay konuk yazar olarak yayınlanan yazımı sizlerle paylaşmak istedim.

eMarketer’ın yayınladığı son raporlardan birine göre ABD’de özel alışveriş siteleri arasında en çok ziyaret edilenler Beyond the Rack dışında, Amazon’un alt kategorisi olan My Habit ve eBay’in alt kategorisi olan Fashion Vault olarak ortaya çıkmış. E-ticaret sektörünün büyük oyuncuları bu iş modelinde de ciddi bir paya sahip olmuşlar.

Türkiye’de de yakın zaman önce Gittigidiyor ana sayfasını yenileyip Günün Fırsatı bölümünü daha görünür hale getirmiş ve Şehir İndirimleri bölümü altında günlük indirim kuponlarına yer vermişti. Hepsiburada ise Hepsi1000GO alt bölümünü yaratmış, fakat bu yaz itibariyle faaliyetini askıya alıp grup şirketi olan Daybuyday ile bir işbirliğine gitmeyi tercih etmişti.

Peki Türkiye’deki özel alışveriş sektöründe son durum ne?

1V1Y: Sektördeki en yeni site olan isminin uzun hali ile Bir Varmış Bir Yokmuş; perakende alanda çok önemli firmaların bir araya gelerek oluşturduğu bir ortak İnternet alışveriş platformu. Hem sezon ürünlerinin hem de özel alışveriş konseptindeki sınırlı sayıdaki ürünlerin satıldığı bu site, gerek kurucu firmaların tedarik konusunda sağlayacağı avantajlar gerekse tanıtım konusunda ortaya çıkabilecek sinerji sayesinde ciddi bir potansiyele sahip.

ALAMARKA: Üyeleri bulunan sitelerle birleşerek müşteri bazını genişletmek gibi farklı bir büyüme stratejisi izleyen site, Besincicadde.com satın alması sonrasında yoluna devam ediyor.

CLUBBOON: Her gün önemli markalara ait kampanyalar çıkarak faaliyetine devam ediyor. Her gün önemli markalara ait kampanyalar çıkarak faaliyetine devam ediyor. Kadın ve erkeklere yönelik olmanın yanında çocuk ve ev kategorileri ile dikkat çekiyor.

DAYBUYDAY: Çok fazla sayıda markada kampanyayı aktif tutarak Doğan Grubu’nun İnternet tecrübesini bu sektöre aktarmaya çalışıyor. Kampanyaları üyelik arkasına saklamayarak tüm ziyaretçilere açık tutuyor.

ENMODA: Doğuş Grubu’nun bir İnternet projesi olan site, Vogue Türkiye’nin sektör birikimi ile bir sinerji oluşturmaya çalışıyor. Dünyaca ünlü premium markaları avantajlarla sunarken ünlü kişilerin kıyafetlerine sahip olunabilecek fırsatlar da sağlıyor.

LIMANGO: Avrupa'nın en önemli e-ticaret gruplarından olan Otto'ya bağlı olan site; Turkcell ve P&G gibi önemli iş ortaklarıyla çapraz satış projelerini başarılı şekilde uyguluyor. LimangoTech ve LimangoKids gibi özelleşmiş alt kategoriler yaratmanın yanında, video ürün tanıtımları ve mobil alışveriş uygulaması gibi yenilikçi yaklaşımlar geliştiriyor.

MARKAFONİ: Türkiye'de özel alışveriş modelini ilk kez uygulayan ve hisselerinin çoğu yakın bir tarihte Naspers Grubu’na geçen site, son dönemde outdoor iletişimi ve televizyon reklamları ile marka algısını geliştirmeye çalışıyor. Diğer taraftan da aynı gruba ait girişimler olan Zizigo ve Misspera siteleri ile ayakkabı ve kozmetik alanında sezon ürünlerini fiyat dışındaki avantajlarla tüketicilere sunuyor.

MORHİPO: Ciddi bir tedarik gücüne sahip olan Boyner Grubu’nun İnternet üzerindeki alışveriş merkezi olarak değerlendirebileceğimiz sitede hem sezon ürünleri hem de özel alışveriş konseptine uygun kampanyalar bulunuyor. Özellikle gönderim konusundaki hızı ile önemli bir farklılık yaratıyor.

TRENDYOL: Dünyaca ünlü İnternet yatırım firmaları olan Tiger Global ve Kleiner Perkins'in ortakları arasına girdiği site, modacılarla birlikte ses getiren projeler gerçekleştirdi. Edinilen ciddi müşteri deneyimi birikimi ile Milla isimli kendi markasını yaratıp konumlama başarısını gösterirken Facebook Mağazası gibi satış kanallarını artıracak projeleri de uygulamaya sokuyor.

VİPDÜKKAN: ePlanet Capital’den aldığı yatırım ile pazarlama stratejilerini geliştirerek üye kazanım hedefiyle yoluna devam ediyor.

Türkiye'de genel kategorilerde kampanyalar sunan yukarıdaki siteler dışında, belli alanlardaki ürünler konusunda özelleşmiş siteler de bulunuyor. Çocuklara yönelik ürünler konusunda Minimoy, iLab'in ortaklarından olduğu Unnado ve eBebek'in kardeş projesi Paramini sitelerini sayabiliriz. Ev dekorasyonu üzerine ürünler sunan özel alışveriş siteleri olarak da Evim.net ve Bonvagon faaliyetlerine devam ediyor.

30 Ekim 2011 Pazar

İnternet Reklamcılığının Türkiye’deki Kısa Tarihçesi

eMarketer’ın yayınladığı rapordan aldığım aşağıdaki tabloya göre ABD’deki İnternet reklamcılığı harcamasının %20’den fazlasını perakende sektöründeki firmalar yapıyor. Bunun şüphesiz en önemli nedeni, İnternet üzerindeki iletişimin Online alışveriş sitelerinin cirolarına etkisinin, net bir şekilde ölçümlenebiliyor olması. Ve bu sayede de İnternet reklamlarının, e-ticaret firmaları için satış kanalı olarak konumlanması mümkün oluyor.



Türkiye’de Online alışverişin son dönemdeki yükselişinin en önemli faktörleri olarak özel indirim / fırsat iş modeli ve tüketici profilinin değişmesi kabul ediliyor. Bunların yanında, Türkiye’nin İnternet reklamcılığı konusunda dünya standartlarında bir ekosisteme sahip olmasının da payı hiç azımsanmamalı. Ölçümlemeye önem veren pazarlama profesyonellerinin başarılarının ve sayılarının hızla arttığı bu dönemde; sektörde yaşanılan önemli değişimleri, ücretlendirme modelleri üzerinden kısaca hatırlatmak istedim.

2000’li yılların başında web sitesi dahi olmayan firmaların faksla gönderdikleri görselleri popüler portallarda yayınlama talepleri ile bile karşılaşılan İnternet reklamcılığı sektörü ile Türkiye, ilk kez 1997 yılında tanıştı. Bu yıl içerisinde ziyaretçisi yüksek portallarda statik banner yayınını gün başı maliyetlendirme yöntemi (Cost per Day / CPD) ile ücretlendiren ilk yayıncı ağı Medyaweb faaliyete başladı.

2000 yılında, AdServer üzerinden web sitelerinde banner gösterimini başlatan Zap Medya kuruldu. Günümüzde görsel reklamlarda bir standart olan bin gösterim başı maliyetlendirme (Cost per Thousand Impressions / CPM) o dönemde başladı. Uzun yıllar boyunca açıklanan İnternet reklam harcamaları listelerinin altında kaynak olarak Zap Medya'nın olduğunu hatırlayanlar vardır. Bu dönem ile birlikte ortaya çıkan Online reklamcılık ağları, sitelerle yaptıkları toplu anlaşmalar sayesinde İnternet reklamcılığının gelişmesine önemli katkıda bulundular. Özellikle yaygın kullanılan messenger ürünü ile MSN, en önemli medya ve haber sitelerinden oluşan ağı ile Medyanet, kendine ait sitelerde yeni teknolojiler içeren özel projeleri hayata geçirebilmesi ile Virgül ve geniş site ağı yanında Linkz gibi yenilikçi reklam modeli ile Reklamz öne çıkan reklam ağları oldular.

2004 yılında AdWords reklam programını Türkiye için yerelleştirmeye başlayan Google, sonuçları raporlanan performans temelli İnternet iletişimini sektöre tanıttı. Google, hem arama motoru ağının gücü, hem de çok geniş bir site ağına sahip olması sayesinde birçok fiyatlama modelini uygulayabilmenin avantajına sahip olarak, tıklama başı maliyetlendirme (Cost per Click / CPC) ile fiyatlamayı, Türkiye’de sektör standardı olarak oturtmayı başardı.

Uzun yıllardır dünyada kullanılan ve aksiyonun ücretlendirildiği bir model olan üyelik veya sipariş edinme başına maliyetlendirme (Cost per Acquisition / CPA) ise Türkiye macerasına 2005’te Gittigidiyor Ortaklık Programı ile başladı. Bu modelin, iş ortaklığı programı (Affiliate) olarak adlandırılan reklam ağı uygulaması ise, Türkiye'de 2009’da kurulan Gelir Ortakları ile tanınıp 2011 yılı içinde faaliyete başlayan uluslararası platform Zanox ile zenginleşti.

Gelecekte Türkiye'de hangi yeni Online reklam modelleri ile karşılaşabileceğimizi düşündüğümüzde, sosyal medyanın kullanımının artışına paralel olarak etkileşimin ücretlendirileceği modellerin ortaya çıkacağını değerlendirebiliriz. Yurt dışında çok uzun süredir Facebook, Twitter ve YouTube gibi platformlar üzerindeki kullanıcıları, performans tabanlı olarak hedeflemeye yönelik olan, etkileşim başına maliyetlendirme (Cost per Interaction / CPI ) modelleri konuşuluyor. Hatta YouTube, kısa süre önce reklam videoları için yalnız izlendiğinde ödeme yapılacak bir ücretlendirme modeli olan izlenme başına maliyetlendirmeyi (Cost per View / CPV) denemeye başladığını duyurdu.

13 Ekim 2011 Perşembe

Türkiye, Mobil Ticaret Devrimini Ne Zaman Yaşar?

Mobil cihazların kullanım artışına paralel olarak bu cihazlar üzerindeki işlemleri kapsayan ticaret (mobil ticaret) hacmi de hızla artıyor. Trustvesta’nın açıkladığı son araştırmadan aldığım aşağıdaki grafikte görebileceğiniz gibi 2014 yılında dünyadaki toplam mobil ticaret cirosunun, 23 milyar dolara yükseleceği öngörülüyor.


Mobil ticaretin büyümesindeki en önemli faktörlerin başında akıllı telefonların penetrasyon artışı geliyor. Sürekli İnternet bağlantısına sahip ve kullanımı rahat olan bu cihazlar sayesinde tüketiciler; alışveriş araştırmalarını, süreçlerini ve ödeme tercihlerini zenginleştirme şansına sahip oluyor. Morgan Stanley’in geçen yıl yayınlanan raporunda 2012 yılında dünyadaki toplam akıllı telefon adedinin toplam bilgisayar adedini geçeceği öngörülmüştü. Tabletlerin ve Android işletim sisteminin son dönemde yarattığı ivme, bu öngörüyü çok daha ileriye götürmemize neden oluyor.

Türkiye Mobil İnternet ve Ticaret Verileri

Türkiye, mobil iletişim alanında dünyada çapında yeri olan ülkelerden biri. 2011 yılı itibariyle 64 milyona yaklaşan cep telefonu hattı ve 25 milyona yakın 3G mobil İnternet kullanıcısı, ülkemizin potansiyelini net bir şekilde ortaya koyuyor. Nüfusun %20’sinin bilgisayarları üzerinden İnternet’e bağlandığı Türkiye’de İnternet kullanıcıları, aslında bundan çok daha yüksek bir oranda mobil cihazları üzerinden bağlanıyor. %21’lik aktif mobil İnternet kullanıcı oranı, Iab’nin son yayınladığı raporda Avrupa’da mobil İnternet kullanıcı penetrasyonunun bilgisayarı geçtiği tek ülke olarak (tarihe) geçmemizi sağladı.

Ipsos’un mobil İnternet ve ticaret üzerine son yayınladığı araştırmaya ait veriler, Ourmobileplanet sitesinde yer alıyor. Bu araştırmaya göre Türkiye, akıllı telefon penetrasyonunda %14 ile Japonya’dan daha ileride görünürken %25-35 bandındaki ABD ve Çin’in gerisinde görünüyor. Akıllı telefonlar üzerinden yapılan ticareti ele aldığımızda ise Türkiye %19 ile bölgedeki en düşük oranlardan birine sahip. Bu konudaki tek sevindirici istatistik ise mobil cihazlar üzerinden alışveriş ile ilgili araştırma alanında: Türkiye’de ABD ve İngiltere’den bile daha yüksek bir oranda %40’ın üzerinde mobil araştırma yapıldığı ortaya çıkmış. Hatta kıyafet kategorisindeki mobil araştırma oranında %43 ile dünyadaki sayılı ülkelerden biri olduğumuzun altını çizelim. Yoğun olarak araştırma için kullandığımız cep telefonlarımızın ‘akıllandıkça’ dünyadaki trendlere benzer şekilde, alışveriş için de yaygın olarak kullanılacağını öngörebiliriz. Son dönemde Türkiye’de özellikle Android işletim sistemine sahip telefonların hızla artan hacmi, kısa sürede akıllı telefon penetrasyonu ve sonrasında da mobil ticaret konusunda atılım yapacağımızın önemli bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

10 Ekim 2011 Pazartesi

Türkiye Online Ödeme Sistemleri Sektöründeki Son Gelişmelerden Haberdar Mısınız?

Türkiye e-ticaret sektörü, 2011 yılı itibariyle tüketicilerde oluşan İnternet’ten alışveriş alışkanlığı ve global İnternet yatırımı firmalarının katılımı ile sağlıklı bir yapıya kavuştu. Bunun bir başka göstergesi de banka ve diğer klasik ödemelere alternatif olan İnternet’e özel ödeme sistemlerinin, Türkiye’de faaliyete başlamış olmaları. Avrupa genelinde yapılan araştırmaların en güncellerinden birinden aldığım aşağıdaki grafikte görebileceğiniz gibi tüketicilerin İnternet alışverişlerinde en çok tercih edilen yöntem %72 ile kartla ödeme olurken onu %38 ile havale izliyor.


ABD’de yapılan araştırmalara göre ise Paypal gibi alternatif ödeme sistemleri, iki yıl önce %49 olan kullanım paylarını 2010 yılı itibariyle %62’ye yükselterek kredi kartlarının ardından en çok tercih edilen ikinci ödeme sistemi haline gelmiş. Türkiye’de yapılan araştırmalara baktığımızda kapıda ödeme sistemini başarılı şekilde uygulayan Yemeksepeti dışındaki sitelerde tüketicilerin ağırlıklı tercihinin kredi kartı ile ödeme yönünde olduğu ortaya çıkıyor.

Türkiye’deki e-ticaret sitelerinde bulunan ödeme yöntemleri

Alternatif ödeme sistemleri: 2011 yılında e-ticaret ekosistemindeki en kayda değer gelişmeler, bu kategoride gerçekleşti. Global ödeme sistemleri ile yerli girişimler, Türkiye’deki faaliyetlerini son dönemde başlattılar. eBay’in sahip olduğu ve bu alandaki en büyük global şirket olan Paypal, 2011 yılında Türkiye ofisini açtı ve tüketicilerin daha rahat kullanabilmesi için para birimi gibi birçok fonksiyonunu lokalize etti. Naspers Grubu’na bağlı, sahtecilik kontrolü konusunda gelişmiş ürünleri bulunan PayU da kısa süre önce faaliyete başladı. Türkiye’den mobil ödeme uzmanlığına sahip bir İnternet girişimi olan 3Pay de bu yıl içinde kuruldu. Gittigidiyor.com kurucularının, şimdiden yaptıkları ortaklıkları konuşulmaya başlanan yeni projesi olan iPara’nın da bu yıl içerisinde tanıtılması bekleniyor. Bu ödeme teknolojilerinin, taksitle alışveriş yapma gibi kendine özgü alışkanlıkları bulunan Türkiye’deki tüketicilere göre özelleştirilmesi ile e-ticaret sektörünün en çok problem yaratan parçalarından biri tamamen çözümlenmiş olacak.

Kart ile ödeme: Bankaların kredi kartları veya ATM kartları ile yapılan ödemeleri içeriyor. Web sitesinin bankalardan edindiği sanal POS üzerinden veya bankaların ortak ödeme sistemleri üzerinden işlem görüyor. Kısa süre içerisinde ödeme doğrulanıp satın alma işlemi sonlanıyor. 3DSecure gibi gelişmiş sahtecilik önleme teknolojileri sayesinde sitelerin çalıntı bilgilerle yapılan alışverişten zarar görmesinin önüne geçilebiliyor.

Havale ile ödeme: Satış işlemi, sitenin banka hesabına yapılan gönderimin doğrulanması sonrasında sonuçlandığı için, site açısından güvenli olsa da tüketici açısından; gerek sipariş süresinin uzaması gerekse site güvenilirliği konularında problem yaşanabiliyor. Bankalar, son yıllarda ATM cihazları aracılığı ile havale kabul etmeye başladığı için tüketiciler artık daha rahat bir şekilde bu ödeme yönteminin tercih ediyor.

Kapıda ödeme: E-ticaret ile yeni tanışan ülkelerde yoğun bir kullanım tercihi bulunan kapıda ödeme sistemi, hem nakit hem de kredi kartı ile yapılan ödemeleri kapsıyor. Kargo firmalarının kendi içlerinde de bu hizmeti vermeye başlaması sayesinde kapıda ödeme, birçok firma için müşterilerine sunabilecekleri bir alternatif haline geldi.

Mobil ödeme: Türkiye’de mikro ödeme ile aynı anlamda kullanılıyor. Operatörler aracılığı ile yapılan ve mobil hat faturalarına yansıtılan ödemeyi içeriyor. Turkcell, Avea ve Vodafone tarafından hizmete sunulmuş durumda. Mobil ödeme konusunda Türkiye’deki tüm operatörlerle çalışan hizmet sağlayıcısının da Mikro Ödeme olduğunu ekleyeyim. Türkiye’de cep telefonu penetrasyonunun yüksek olması, tüketici tarafındaki en önemli avantaj olsa da şimdilik ödeme limitlerinin yüksek olmaması ve hizmet bedellerinin diğer ödeme sistemlerine oranla yüksek olması, mobil ödemenin e-ticaret siteleri açısından tercih edilmesini zorlaştırıyor.

Telefonda ödeme: Çağrı merkezi çalışanı veya sesli yanıt sistemi aracılığı ile kredi kartı bilgileri üzerinden ödeme yapılmasını kapsıyor.

9 Ekim 2011 Pazar

Müşterileri elde tutmak, yeni dönemin müşteri kazanma yöntemi mi?

Günümüzdeki en önemli pazarlama düşünürlerinden Seth Godin, 2006 yılında müşteri yönetimi konusunda ilginç bir e-kitap yayınladı. Flipping the Funnel (Huniyi Ters Çevirmek) isimli bu kitap, sosyal medyanın o günlerde günümüzdeki gücünde olmasa da müşteri ilişkilerine nasıl fayda sağlayabileceğini anlatıyordu. Godin, ürün veya hizmetlerimizi sevenler aracılığı ile markamızı başka tüketicilere tanıtabileceğimiz fikrinden yola çıkıp bunu megafonu müşterilere vermek olarak görselleştirmişti. Del.icio.us, Blogger ve Flickr üzerinden bu değerlendirmesini örneklendirmişti.

Joseph Jaffe son kitabı Flip the Funnel (Huniyi Ters Çevirin) ile Godin’in yukarıda açıkladığım yaklaşımını çok daha ileriye götürüp bir model çerçevesine oturtuyor. Hali hazırdaki müşterileri muhafaza etmeyi (retention), yeni çağın müşteri edinme (acquisition) yöntemi olarak kabul eden Jaffe, ilk kez alışveriş yapan müşteriler dışındaki asıl ciroyu getirenin, pazarlamadan çok müşteri ilişkileri olduğunu savunuyor. Firmaların ise halihazırdaki müşterilerine ilgisiz olmaları, desteklerinde yetersiz kalmaları ve güncel ihtiyaçlarından uzak yaklaşımları gibi nedenlerle satış sonrasındaki süreçte başarılı olmadıklarının altını çiziyor.

Daha önceki bir yazıda bahsettiğim pazarlama yaklaşımı olan AIDA modelini, yetersizliklerinden dolayı günümüzde ters çevirip ADIA olarak kurgulamamız gerektiğini öneriyor. Jaffe, kitabında son dönemde başarılı olmuş bir çok kampanyayı önerdiği bu ters yüz edilmiş model ışığında yorumluyor.

ACKNOWLEDGEMENT (Onaylama): Alışveriş sonrasında teşekkür mesajı gönderme veya alışveriş tamamlanana kadar süreç hakkında bilgilendirme gibi.
DIALOGUE (Diyalog Kurma): Analiz araçları ile sosyal platformlardaki serzenişlere kulak verme ve gerektiğinde çözüm bulma gibi
INCENTIVIZATION (Özendirme): Marka hakkında paylaşımda bulunan, tanıtım yapan müşterilere ulaşıp hediye vermek gibi.
ACTIVATION (Harekete Geçirme): Müşterilerin etkileşime gireceği benzer ilgi alanlarına sahip topluluklar yaratmak gibi.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Perakendeciler, fiziksel mağazalarla Web mağazalarını nasıl entegre ediyor?

E-ticaretin sürekli artan hacmi nedeniyle tüm dünyada perakende sektörü yeniden kurgulanıyor. Bu süreçte haliyle Web mağazalarına verilen önem de giderek artıyor. Hatta bu mağazalar, birçok firma için fiziksel mağazaların herhangi birinin çok daha ötesinde konumlanıyor. Fiziksel mağaza ağlarına sahip klasik perakendeciler, giderek daha yoğun bir şekilde Web mağazaları ile fiziksel mağazalarının sinerjisini kullanıp müşterileri için entegre bir alışveriş tecrübesi oluşturma gayretine girdiler. Şüphesiz gelecekte İnternet’e erişilebilen akıllı telefonların daha da yaygınlaşması ile birlikte, mağaza içi alışveriş tecrübesi çok daha zenginleşecek. Şimdilik en çok rağbet gören entegre satış stratejilerini aşağıdaki gibi listeleyebiliriz:

Web mağazasından verilen siparişleri fiziksel mağazalardan teslim alma (Örnek perakendeciler: Walmart, Migros)

İnternet üzerinden satın alınan ürünleri fiziksel mağazalara iade etme (Örnek perakendeciler: JCPenney, LCWaikiki)


Fiziksel mağazalardaki envantere gerçek zamanlı olarak İnternet’ten erişilebilme (Örnek perakendeciler: BestBuy, Vatan Bilgisayar)

Kampanyaları ve fiyatları hem İnternet hem de fiziksel mağazalarda eşitleme (Örnek perakendeciler: Michaels, Gold)

Müşteri ilişkileri yönetimi ve sadakat programlarını birleştirip müşteri alışveriş tarihçesini İnternet üzerinde ve mağaza kiosklarında erişilir kılma (Örnek perakendeci: Tesco)

Fiziksel mağazadan Web mağazasına, Web sitesinden de fiziksel mağazaya yönlendirme yapan çapraz satış kampanyaları düzenleme (Örnek perakendeci: Macy’s)

4 Eylül 2011 Pazar

Pazarlama teorisinin AIDA'sı nasıl AIDAR oldu?

Sosyal medyanın son dönemde yakaladığı yaygınlık sayesinde klasik pazarlama teorisine yenilikçi ve alternatif yaklaşımlar da getirilmeye başlandı. Sosyal paylaşımların hem araştırma hem de satış süreçlerine getirdiği katma değerin gerçek boyutu, son dönemde tüm analiz şirketlerinin üzerinde çalıştığı bir konu. Bu araştırmalardan çıkacak sonuçlar, pazarlama teorisinin gerçekten değişip değişmediğine dair önemli içgörüler sağlayacak.

Klasik pazarlama iletişimi teorisinde satışın aşamaları, AIDA olarak kısaltılan bir model ile açıklanmaya çalışılıyor:
Awareness (Dikkat): Müşterinin dikkatini çekme
Interest (İlgi): Ürün ile ilgili avantajları belirterek müşterinin ilgisini çekme
Desire (Arzu / İstek): Müşteriyi ürünün faydasına ikna edip sahip olma arzusu uyandırma
Action (Eylem / Hareket): Müşterinin satın alma kararını vermesi

Adobe, 2009 yılında web analiz araçlarından Omniture’u satın almıştı. Bu gelişmenin ilk meyvesi, Facebook’taki Beğen butonlarının getirilerini incelemeye yönelik bir sistem geliştirildiğine dair yapılan açıklama oldu. Bu yöntemi, pratikte Google AdWords sistemi içerisinde bulunan Dönüşüm İzleme (Conversion Tracking) benzeri bir uygulama olarak düşünebiliriz. İçeriğinde herhangi bir veriden bahsedilmese de bu sistemin açıklamasının yapıldığı makalede pazarlama teorisine ilginç bir yaklaşım getirilmiş. AIDA teorisi, aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi sosyal paylaşım ile geliştirilip Recommendation (Tavsiye) bölümü eklenerek AIDAR haline getirilmiş. Viral Döngü (Viral Loop) ismi verilen bu yeni yaklaşım, bakalım pazarlama teorisini ne kadar derinden etkileyecek.

26 Ağustos 2011 Cuma

Türkiye'de girişimcilere destek veren kurumları biliyor musunuz?

Girişimcilik konusu Türkiye'de günden güne daha fazla önem kazanıyor. Girişimcilik için fikir dışında en az onun kadar önemli bir diğer nokta da hiç şüphesiz, çalışma olanakları veya finansman formatında verilen destekler. Kurumların girişimcilere sağlayabileceği destekleri kısaca aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:

Kuluçka (Incubation): Kar amacı gütmeyen kuruluşların veya uzun vadede kar amacı güden özel firmaların henüz fikir aşamasındaki projelerin hayata geçirilebilmesi için gerekli fiziksel koşulları sağladığı ve 'abilik' olarak nitelendirilebilecek düzeyde danışmanlık verdiği destek türü.

Tohum Sermayesi (Seed Funding): Bir fikrin hayata geçirilebilmesi için gerekli ilk sermayenin yakın akraba ve arkadaşlardan temin edildiği destek türü.

Melek Yatırımcı (Angel Investor): Projenin işlevsellik kazandığı fakat henüz kendisini finansal olarak çevirmeye yetmediği dönemde, bir kişi veya kurumun projeye sermaye koyarak ortak olmasını ifade eden destek türü.

Yatırım Sermayesi (Venture Capital): Gelir oluşturma safhasını geçmiş projeleri daha da geliştirebilmek için gerekli nakit akışını sağlayabilmek amacıyla yatırımcı havuzu kaynaklı bir ortaklık ile projenin sermayesinin büyütülmesini içeren destek türü.

Son dönemde girişimciler / girişimcilik için en gözde alan, gerek doğal giriş bariyerlerinin düşük olması gerekse henüz yazılımın profesyonel bir iş alanı haline gelememesi sebebiyle İnternet sektörü. Türkiye’deki girişimcilere destek veren kurumları ve hangi aşamada destek verdiklerini de aşağıdaki gibi listelemeye çalıştım. Hatalı açıklaması olan veya listeye eklenmemiş kurumların bilgisini gönderebilirseniz, listeyi daha sağlıklı hale getirebiliriz.


GİRİŞİMLERE VERGİSEL AVANTAJ SAĞLAYAN KURUMLAR

Kosgeb Girişimcilik Destek Programı – Kuluçka, Vergi Avantajı

Tobb Genç Girişimciler Kurulu – Kuluçka, Vergi Avantajı

Teknopark & Teknokent – Kuluçka, Vergi Avantajı - (Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ, ...)


GİRİŞİMCİLERE UYGUN FİZİKSEL KOŞULLARI VE DONANIMI SAĞLAYAN KURUMLAR

Etohum – Kuluçka, Tohum Sermayesi, Eğitim

Girişim Fabrikası – Kuluçka, Tohum Sermayesi

Kuluçka Merkezi, AveaLabs – Kuluçka


GİRİŞİMLERE FİNANSMAN SAĞLAYAN KURUMLAR

212 VC – Yatırım Sermayesi (Erken Dönem)

Aksoy Internet Ventures – Yatırım Sermayesi (Erken Dönem)

Endeavor – Melek Yatırımcı Ağı

Galata Business Angels – Melek Yatırımcı Ağı

Golden Horn Ventures – Yatırım Sermayesi (Erken Dönem)

Ilab – Yatırım Sermayesi

Inovent – Kuluçka, Tohum Sermayesi

Inventram – Kuluçka, Tohum Sermayesi

Inventures – Tohum Sermayesi, Melek Yatırımcı

Labx – Melek Yatırımcı Ağı

Tımar Ventures – Yatırım Sermayesi

Turkven – Yatırım Sermayesi

Verusa – Yatırım Sermayesi

Young Turk Ventures – Melek Yatırımcı

Eticad E-Ticaret Etkinliği'nden Notlar

E-ticaret ekosisteminin kargo şirketlerinden ödeme sistemi firmalarına kadar birçok parçasını aynı çatı altında toplamak amacıyla kurulan Eticad / E-ticaret Siteleri ve İşletmecileri Derneği’nin düzenlediği iftar toplantısı, geçen hafta yapıldı.

Bloomberght.com’dan Kerem Alkın, Erospirlanta.com’dan Emre Güzeldal, Markafoni.com’dan Sina Afra, Mynet.com’dan Emre Kurttepeli, Sahibinden.com’dan Burak Ertaş, Sehirfirsati.com’dan Emre Ekmekçi ve Webrazzi.com’dan Arda Kutsal; e-ticaret sektörüne katkılarından dolayı ödül aldılar.

Sektörel verileri içeren konuşmalar yapılmamış olsa da Paypal Türkiye’nin sunumundan aldığım birkaç veriyi paylaşmak istedim:
* 2009-2012 arasında dünyadaki mobil ticaret hacmi dörde katlanacak.
* 2008 yılında 141 milyon dolar olan Paypal’ın toplam yıllık mobil ticaret cirosu, 2011 yılı sonunda 3 milyar dolara ulaşacak.

21 Ağustos 2011 Pazar

Türkiye’deki E-Ticaret Tüketicisinin 2011 Yılı Tercihleri

Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2011 yılı hanehalkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması yayınlandı. Türkiye'de e-ticaret tercihleri konusunda önemli bir bilgi kaynağı olan bu araştırmadan birkaç ilginç bölümü paylaşmak istedim.

Giyim, İnternet'ten alışveriş yapanlar için hala en fazla tercih edilen kategori !
Giyim ve spor malzemeleri kategorisinin, Tüik 2010 yılı araştırmasında %24.3 ile İnternet üzerinde en fazla alışveriş yapılan kategori olarak ilk kez liderliği almasını daha önceki bir yazımda konu etmiştim. 2011 yılında bu oran, ciddi şekilde artarak aşağıdaki tabloda görebileceğiniz gibi %28.8'e yükselmiş. Benzer bir artış elektronik araçlar kategorisinde de görülüyor; 2010 yılında %23.8 olan İnternet üzerinden satınalma oranı, 2011 yılında %27.8'e ulaşmış.
Çıkarım: Tüketicilerin İnternet üzerinden alışverişi, hız kesmeden yükselişini sürdürüyor.



İnternet'ten alışverişte en fazla yaşanan sorun, yanlış ya da hasarlı ürün teslim edilmesi !
Araştırmaya katılan tüketicilerin yarıya yakınının belirttiği bu sorun, tüm perakendecilerin üzerinde çözüm üretmesi gereken bir durum. Türkiye'deki tüketicilerin iade mekanizmasını kullanmayı pek tercih etmemesi nedeniyle yaşanan olumsuz tecrübeler, tüketicileri İnternet sitelerinden alışveriş etmekten soğutuyor.
Çıkarım: E-ticaret firmalarının paketleme ve gönderim departmanlarını daha verimli şekilde yapılandırmaları, marka konumlamaları için avantaj sağlayabilir.



İnternet'ten alışveriş yapmamanın en önemli nedeni, buna ihtiyaç duyulmaması !
Araştırmadan çıkan güzel sonuçlardan biri, güvenlik ve gizlilik kaygılarının en öncelikli nedenler olarak tüketiciler nezdinde önemini kaybetmiş olması. Türkiye'deki tüketicilerin hala çok büyük bir bölümü, İnternet'in kendilerine sağlayacağı faydanın farkında değil. Markalı ürünlerde fiyat avantajı sağlanabileceğini gösterip tüketici bazını iki katına çıkaran özel alışveriş modeli gibi başka iş modelleri ile Online alışverişe kazandırılabilecek çok büyük bir potansiyel var.
Çıkarım: İnternet'ten alışverişin hem tüketiciler hem de satıcılar açısından bu kadar fazla üstünlüğü varken hala bu fırsatlar tam olarak göz önüne serilemiyor. Fiyat dışındaki avantajlara odaklanmış iş modelleri ve satış sitelerinin de mağaza alışkanlığına sahip tüketiciler üzerinde çok olumlu etkisi olacağı muhakkak.

18 Ağustos 2011 Perşembe

Teknoloji Sayesinde Zenginleşen Alışveriş Tecrübesinden İlginç Örnekler

Teknolojinin alışveriş tecrübesini gittikçe daha rahat hale getirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Bir tarafta İnternet üzerinde her tür mal ve hizmeti inceleyebilirken diğer tarafta da kapımıza kadar gönderilmesini sağlayabiliyoruz. Alışveriş tecrübesindeki inceleme sürecini teknolojinin yardımıyla geliştirebildiğimiz uygulamalar, zenginleştirilmiş gerçeklik (augmented reality) başlığında değerlendiriliyor. Burada görebileceğiniz akıllı telefonların da dahil olduğu uygulama örnekleri; gelecekte tüketicilerin işinin ne kadar kolay olacağını göz önüne seriyor. Bu uygulamalar sayesinde markalar; zenginleştirilmiş gerçeklikleri, ürün ve hizmetlerin kullanım tecrübesini tüketiciye aktarmak için daha verimli şekilde kullanmaya başladı. Bir başka ifade ile, ürünleri satın almadan kullanmayı tecrübe etmenin iyice kolaylaştığı bir alışveriş süreci ortaya çıktı. Fakat işin şüphesiz bir de teknik yetersizlik yönü olduğunu, unutmamak gerekli. Bu zenginleştirilmiş gerçekliklerin şimdilik gerçek hayat tecrübesini çok fazla karşılayamadığı doğru olsa da mobil cihazların da katkısı ile yaşanan gelişmeler göz alıcı !

Özellikle son yılların ciddi çıkış yapan kategorisi olan giyim alanında sosyal alışveriş mekanizması üzerinde kurgulanan iki teknolojiyi, örnek olarak paylaşmak istedim: Online perakendeciler için webcam'lerin kullanıldığı bir uygulama olan Fashionista ve fiziksel mağazalardaki alışveriş tecrübesini geliştirecek bir uygulama olan Social Retailing. Bunlar ilginizi çektiyse daha güncel örnekleri, Psfk’nın 2011 yılında perakende sektörü için hazırladığı raporda inceleyebilirsiniz.

14 Ağustos 2011 Pazar

Daha akıllı müşterilere (Smarter Customer) hazırlıklı mısınız?

IBM’in danışmanlık birimi olan IBM Institute for Business Value’nun 2010 yılında 11 ülkede, birçok demografik kitle ve kategorilerde yaptığı araştırmanın sonuçları, çoklu kanal tecrübesi için perakencilere önemli içgörüler sunuyor. Sonuncu Dünya Perakende Kongresi’nde sunulan bu rapordan perakendeciler için yaptığım çıkarımları, ilgili bölümlere ekledim.

Artık daha akıllı (smarter) olarak adlandırılan tüketicinin üç önemli özelliği bulunuyor; teçhizatlı (instrumented), diğerleri ile iletişimde (interconnected) ve seçimlerinde bilinçli (intelligent) olması. Bu nedenle daha akıllı olarak ifade edilen yeni müşterinin tanımı; perakendecilere, ürünlere ve diğer tüketicilerin tecrübelerine dair her tür bilgiye teknoloji (İnternet) sayesinde anlık olarak erişebilen tüketici kitlesi olarak yapılıyor. Araştırmadan çıkan en önemli sonuç ise akıllı tüketicilerin, İnternet’ten araştırıp fiziksel mağazalardan satın almanın baskın olduğu Çin, Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerdeki toplam tüketiciler içinde daha yüksek oranda bulunmaları. Sanırım teknoloji ürünlerinin çok hızlı bir penetrasyona sahip olduğu Türkiye’yi de bu grup içinde düşünmemiz, hiç de yanlış olmayacaktır.

Daha akıllı tüketiciler, bilgiye erişim araçları olan Web siteleri, kiosklar ve akıllı telefonları birarada kullanmayı tercih ediyor. Bu çoklu kullanım tercihi, 20-30 yaş arasındaki tüketicileri kapsayan X Jenerasyonu için %50’ye kadar yükseliyor.
Perakendecilere Öneri: Mobil gibi tüketiciler için gittikçe önem kazanan platformlarda markanıza ait satış veya bilgi platformları oluşturun ve erişilir olun.



Daha akıllı tüketiciler, perakendecilerle mağaza düzenlemesinden ürün geliştirmelerine kadar birçok konuda önerilerini paylaşmaya istekliler. Gelişmekte olan ülkelerde sosyal medya üzerinden perakendecileri takip etmek gelişmiş ülkelere kıyasla daha fazla tercih edilirken, takip etmenin ana nedeni bazı ürünleri ilk kez kullanmak, test etmek olarak belirtilmiş.
Perakendecilere Öneri: Sosyal medya platformlarındaki takipçilerinizi sıradan müşterileriniz olarak konumlamak yerine, onlara özel kampanyalar düzenleyerek takipçilerinizi marka elçiniz haline getirin.



Daha akıllı tüketicilerin en çok dikkat ettikleri konuların fiyatlar / kampanyalar ile ürünler olduğu ortaya çıkmış. Aslında bu iki konu, artan rekabetle daha da önemli hale gelen müşteriyi dinlemenin, teorik dille müşteri ilişkileri yönetiminin (CRM) tekrar altını çiziyor.
Perakendecilere Öneri: Müşterilerinizin ürün ve hizmetleriniz için geri bildirimde bulunmalarını kolaylaştıracak Online ve fiziksel mekanizmalar oluşturup bu verileri kullanma konusunda hedefler koyun.



Raporun sunumuna, buradan ulaşabilirsiniz.

9 Ağustos 2011 Salı

Türkiye'deki Online Pazarlama Yöneticilerini Tanıyor Musunuz?


Magnaglobal’in 2011 yılında yayınladığı son rapora göre dünyadaki toplam medya harcamalarında İnternet’in aldığı pay, önümüzdeki yıl gazeteleri geçerek ikinci sıraya oturacak. İnternet reklamlarının payı, 5 yıl içerisinde ise %22’ye ulaşacak. Bu dönüşümün temelinde hiç şüphesiz, İnternet üzerindeki ticaretin daha da gelişmesi ile İnternet reklamlarını alternatif satış kanalı olarak konumlayabilmek yatıyor. Performans temelli olan bu tercihin bir başka kanıtı da İnternet reklamcılığı içindeki arama motoru pazarlamasının da yandaki grafikte görüldüğü gibi artışta en ciddi faktör olması ile payının 5 sene içinde %49’a ulaşmasının beklenmesi. Bütün bunların ışığında televizyonların IPTV aracılığı ile dijital hale geleceği önümüzdeki 10 yıl içerisinde İnternet’in en büyük reklam platformu olacağını öngörmek çok da yanlış gelmiyor.

İnternet reklamlarının firmalar için bu denli önemli hale gelmesi, bu konuda uzmanlaşmış pazarlama profesyonellerine olan ihtiyacı da beraberinde getirdi. İş modelleri itibariyle bütçelerinin büyük bölümünü performans hedefli dijital kanallarda kullanan e-ticaret firmalarının pazarlama yöneticilerinin ana uzmanlıkları dijital platformlar. Bu şirketlerin öncülüğünde başlayan ve diğer şirketlerde de artık sıkça karşılaştığımız Dijital / Online / İnteraktif Pazarlama Yöneticisi pozisyonu, pazarlama sektörünün parlayan yıldızı. Şimdilik Pazarlama Müdürlerine / Direktörlerine raporlayan bu yöneticilerin, yıllar içerisinde İnternet üzerindeki iletişimin önemi ve etkisi arttıkça firmaların en üst düzey pazarlama yöneticileri haline geleceklerinden hiç kuşku yok. Aşağıda bildiğim kadarıyla bu yöneticileri listelemeye çalıştım. Siz de bildiğiniz diğer firmaları paylaşabilirseniz, hangi firmaların dijital pazarlama konusunda daha ciddi vizyonları olduğunu sağlıklı bir şekilde değerlendirmiş oluruz.

AkbankÖzgür Ünlü
AveaÖmer Lütfi Diri
Coca ColaYüce Zerey
Garanti Bengi Kılıç Kepkep
Intel - Emre Başkaya
TtnetBurak Evren, Murat Kahraman
TurkcellNurçin Özkan
Türk Telekom Özleyiş Pamir
SamsungÖmer Suner

E-Ticaret Sitelerindeki Online Pazarlama Yöneticileri

Gittigidiyor Bengü Boyacıgil
LimangoEvrim Onat
Markafoni Deniz Utku
MarkaponOnur Ayhan
SahibindenAli Sözkesen
Yemeksepeti Ilgın Ece Şahin

26 Temmuz 2011 Salı

Perakende Sektöründe E-Ticaretin Artan Etkisine Dair İki Güncel Araştırma

Geçen hafta ABD’de organize edilen Google Think Retail etkinliğinde son yıllarda e-ticaretin dünyada artan ivmesi yanında İnternet’in perakende sektörüne etkisine dair araştırma sonuçları paylaşıldı.

Wells Fargo Securities’in 2011 yılında yaptığı The Sputnik Moment for Retail isimli araştırma, Amazon.com gibi fiziksel mağazası olmayan e-ticaret firmalarının karlılık artışlarının, fiziksel mağazası olan klasik perakendecilere kıyasla 5-6 kat dolayında olduğunu ortaya koymuş. Ayrıca aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi ABD’deki klasik perakendecilerin web sitesi trafiklerinin, mağaza trafikleri ile toplam ciroları ile ciddi bir ilişkisi olduğu ortaya çıkmış.



Etkinlikte paylaşılan bir başka araştırma da MasterCard verilerine dayanarak tüketici taleplerindeki değişimler ve sektörel trendler üzerine çalışan MasterCard Advisors tarafından hazırlanmış. Bu araştırmaya göre birçok sektördeki tüketici harcamalarında e-ticaretin oranı giderek artıyor. MasterCard Advisors araştırmasından aldığım aşağıdaki grafikte göreceğiniz üzere; tüm dünyada özel alışveriş kulüpleri ile yükselişe geçen Online giyim sektörü ciroları, ABD’de 2010 yılı itibariyle toplam giyim sektörü cirosunun %16,4’üne ulaşmış.



Etkinlik sunumlarının bir kısmına buradan ulaşabilirsiniz.

24 Temmuz 2011 Pazar

İnternet Sayesinde Gelişen Pazarlama Teorisi

Bizlerin nasıl karar verdiğimize dair yıllardır kabul gören en önemli teorilerden biri Zihinsel Model (mental model) Bu modelin pazarlama dünyasına adapte edilmiş haline göre; tüketici, ürün veya hizmet ile reklam mesajı sayesinde ilk olarak karşılaşıyor ve zihninde buna dair ihtiyaç beliriyor (stimulus). Tüketici daha sonra alışveriş noktasında bu ürün veya hizmeti güzel paketlenmiş / açıklamalı olarak gördüğünde ikna oluyor ve satın alıyor (shelf). En sonda da artık müşteri haline gelen kişiler, bu ürün veya hizmeti kullanıp doğruluğunu tecrübe ediyor (experience).

Özellikle hızlı tüketim sektörü firmaları bu süreçlerin hangisinin daha önemli olduğuna dair yıllar boyunca detaylı araştırmalar yaptılar. Ve tüketicilere iki önemli anda 'dokunulduğu' düşüncesi yaygınlık kazandı. İlk Kader Anı (FMOT) olarak tüketicilerin ürün veya hizmet ile rafta veya katalogda ilk karşılaştıkları an ifade edilirken, İkinci Kader Anı (SMOT) ürünün veya hizmetin satın alındıktan sonra kullanılmaya başladığı an olarak kabul gördü. Hatta bu teoriyi yaratan şirketlerin başında gelen P&G, 2005 yılında yepyeni bir pozisyon olarak Karar / Kader Anı (FMOT) Direktörlüğü'nü oluşturdu.

Google'ın yeni yaptırdığı bir araştırma üzerine yazılan ZMOT, Winning The Zero moment of Truth bu teorinin daha da geliştirilmesi gerektiğini savunuyor. Ürün veya hizmetlere dair İnternet üzerinde bulunan fiyattan tutun da yorumlara dair ciddi bilgi birikimi ile bunlara her yerde ve anda erişimi mümkün kılan akıllı mobil telefonların daha fazla yaygınlaşması, tüketicilerin satınalma sürecinin zaman içinde karmaşıklaşmasını sağlıyor. Aşağıdaki grafikte gösterildiği gibi tüketiciler, bir ürün veya hizmete dair herhangi bir mesaj ile karşılaştıklarında ellerindeki bilgiye ulaşma rahatlığı sayesinde daha satış noktasına gitmeden ciddi bir ön bilgiye sahip oluyor. Tüketicilerin bilgiye bu kadar kolay erişebilir hale gelmesi, belki de gelecekte firmaların müşterilerin karar / kader anlarına eskiden olduğu kadar müdahale edememelerine yol açacak.

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Online Giyim ve Aksesuar Sektörünün Geleceğine Kısa Bir Bakış

Özel alışveriş kulüpleri sayesinde son birkaç yıl içerisinde giyim ve aksesuar, tüm dünyada en önemli Online alışveriş kategorilerinden biri haline geldi. Sadece Türkiye'yi ele aldığımızda dahi kısa bir kampanya döneminde onbinlerce elbisenin ve ayakkabının, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu İnternet tüketicileri tarafından kapışıldığı bir dijital çağda yaşadığımızı fark edebiliriz. Web sitelerinde yoğunluklu olarak küresel markalara ait standart ürünler satışa sunulsa da önemli modacıların / tasarımcıların imzasını taşıyan ürünler de tüketicilerin ciddi oranda ilgisini çekiyor. Buraya kadar çizilen tabloda tahmin edebileceğiniz bir sonraki aşama ise İnternet'in karşılıklı etkileşim özelliği sayesinde ölçeklenebilir olarak özel müşteri taleplerinin, tercih edilecek tasarımcılar tarafından gerçekleştirilmesi.

Peki bu 'çok ileri' aşamaya geçerken şu anda standart ürün satışı düzeyinde olan Online giyim sektörünün ara geçiş mekanizması / testi ne olacak?
En son ne zaman bir kıyafetinizi tamir ettirmek veya kıyafetinizin bedenini değiştirtmek dışında bir terziye uğradığınızı düşündüğünüzde şaşırmanız olası. Önceden yeni kıyafetleri dikmek konusunda da önemli yeri olan bu ustalık, zaman içerisinde maliyetlerdeki değişim nedeniyle günümüzde tamirat dışındaki işlevlerini yitirme noktasına geldi. Lokal modacılar / tasarımcılar olarak tanımlayabileceğimiz terzilerin kıyafet hazırlama konusundaki hünerlerini, günümüzde İnternet'in rahatlığı ile birleştiren Online terzi siteleri, standart ürün satın almanın bir sonraki aşamasını çok da güzel karşılıyor. Bu alanda en önemli örnekler; ABD'de ismi konuşulmaya başlanan indochino ile Avrupa'da ünlenen youtailor. Bu arada kendi ölçünüzü nasıl alacağınızı merak ettiyseniz, siteleri ziyaret ettiğinizde asıl o alanda kendilerini geliştirmiş olduklarını göreceksiniz.

Görsel Kaynak: http://atinymachine.blogspot.com/

30 Haziran 2011 Perşembe

Mobil Ticarette Başarılı Olmak için Stratejiler

E-ticaret ve sosyal medya gibi teknoloji alt başlıklarında üretilmiş özgün içeriklerden yoksun bir ülkede yaşadığımız ortada. Bu açığı kapatmada ilk kurulduğu günden beri ciddi bir fayda sağlayan sosyalmedya.co sitesinde konuk yazar olarak yayınlanan yazımı sizlerle paylaşmak istedim.

Mobil Ticaret’te Başarılı Olmak için Stratejiler
E-ticaret 2010 yılı itibariyle dünya ticareti için önemini daha da artırdı ve dünya toplam perakende ticaret hacminin %5’ini oluştururken mobil ticaretin payı da %1’e yükseldi. 2011 yılında sadece ABD’deki mobil ticaret hacminin 5 milyar USD’yi geçmesi öngörülürken, eBay’in mobil ticaret cirosu 2010 yılı itibariyle 2 milyar USD seviyesine ulaştı. Akıllı telefonların artışı ile birlikte daha da hızlanması beklenen bu dönüşümün bir başka ilginç yanını da tablet bilgisayarlar oluşturuyor. Yapılan son araştırmalarda, artık Tablet Ticaret (T-Commerce) olarak adlandırılan bu dünyada, akıllı telefonlarla kıyaslandığında tabletler üzerinden %50'nin üzerinde daha fazla harcama yapıldığı ortaya çıkmış.

Mobil Ticaretin İçeriği ve Stratejisi
Mobil cihazlar üzerinden yapılan elektronik ticaret olarak tanımlandığında içeriğinin daralacağı m-ticaret, aslında fiziksel alışveriş ile olan yoğun etkileşim sebebiyle çok daha geniş bir anlam ifade ediyor. Özellikle fiziksel mağazaları olan klasik perakendeciler için mobil ticaret stratejisi, alt gruplar için gelecekte aşağıdaki gibi kurgulanmalı:

Mağaza Öncesi (Pre-Store): Mobil siteler aracılığı ile yapılan ticaretin burada düşünülmesi en uygunu, çünkü tüketiciler artık ön araştırma için de yoğun olarak mobil cihazlarını kullanıyor. Bu safhada araştırmanın nerede sonlanacağı belli olmadığı için uygulamalar veya yakın alan iletişimi (NFC) tabanlı kullanımlar potansiyel müşterilere pek anlam ifade etmiyor.

Mağaza İçi (In-Store): Google’ın Android tabanlı akıllı telefonlar için duyurusunu yaptığı dijital cüzdan teknolojisi gibi NFC tabanlı uygulamaları burada düşünülmeli. Telefonu, alışveriş tecrübesinin bir parçası yapan özelliklerin önemli bir ayağını ödemeler oluşturuyor. Temassız ödemelerin yarattığı ticaret hacmine dair rakamsal beklentilere daha önceki bir yazımda yer vermiştim. Bunların yanında sosyal paylaşım platformlarının mobil cihazlardaki kullanım kolaylığı ile birlikte tüketiciler, artık mağaza içerisinde yaşadıkları olumlu- olumsuz tecrübeleri anında paylaşmaya başladılar.

Mağaza Sonrası (Port/Post-Store): Mobil uygulamalar, eğer tüketicilerin hayatlarına ek katkı sağlayabiliyor veya cihazlardan kaynaklanan ek özelliklere sahip ise kullanım değerine sahipler. Ikea’nın örnek iKam uygulaması gibi mağaza alışveriş tecrübesini evlere aktaran veya Sears’ın örnek Personal Shopper uygulaması gibi müşterilerin alışveriş ihtiyacını kolayca giderebilecek çözümler sunan uygulamalar ile mobil, müşteri sadakatini geliştirecek önemli bir unsur olarak da kullanılıyor olacak.

26 Haziran 2011 Pazar

Otomotiv Sektöründe E-Ticaret Dönüşümü Başladı

E-ticaret konusundaki Türkçe içerik üretimine katkı sağlamak amacıyla, EticaretMAG isimli yeni bir bilgi ve haber platformu kuruldu. Konuk yazar olarak destek verdiğim bu sitede yayınlanan yazımı sizlerle blog'da da paylaşmak istedim.

Otomotiv Sektöründe E-Ticaret Dönüşümü Başladı
Netpop Araştırma Şirketi’nin geçen hafta yayınladığı Otomobil Alıcısı – Türkiye 2010 araştırmasına göre yeni oto alıcılarında ilk araştırma alanı olarak İnternet'i kullananların oranı %51 iken bu kitle, araçlarını alacakları satıcıyı bulmak için de %47 oranında İnternet'ten yararlanmış. Aşağıda grafiği bulunan dünya çapında yapılan Consumer Barometer Araştırması sonuçlarında da otomobil hakkında İnternet’ten araştırma yapıp daha sonra İnternet dışında satın alanların oranı %61 olarak ortaya çıkarken %6 oranında bir kitle de araçlarını İnternet üzerinden aldıklarını belirtmişler.


Türkiye’de işlemler henüz İnternet üzerinde sonuçlanmasa da dünyada bu tip uygulamalar gitgide artıyor. Otomotiv sektöründe son yıllarda otomotiv müşterilerinin en önemli araştırma kanalı haline gelen İnternet, artık karar aşamasına gelinen ve satışın gerçekleştirildiği platform olmaya da aday. Bu konudaki tartışmaya daha önce bir yazı ile katılmıştım. Yurt dışındaki son araştırmalarda birçok ülkede yeni araç alacak kişilerin %40 üzerinde oranlarda Online olarak araçlarını satın almak istedikleri görülüyor. Hatta bunu destekleyici bir bilgi olarak, ABD'de 2010 yılı aralık ayında en önemli özel alışveriş sitelerinden olan Gilt üzerinde satışa çıkan 3 adet 2011 model Volkswagen Jetta otomobilin beklenin üzerinde ilgi gördüğünü ve kısa süre içerisinde Online olarak satıldıklarını ekleyelim. Üstüne üstlük bu araçlardan birinin iPad üzerinden satılmış olması, sektördeki profesyoneller için otomobil alışverişinin geleceğine farklı bakma zamanının geldiğinin de bir kanıtı olabilir.

15 Haziran 2011 Çarşamba

Perakendecilerin Fiziksel Mağazacılıktan Web'e Göçü

E-ticaret sektörü; öncelikle bilet satışı ile oluşan büyüme ivmesini, tüketici elektroniği ile bir üst seviyeye yükseltip son yıllarda da kıyafet ve aksesuar kategorisinin tetiklemesi ile günümüzdeki ciddi hacmine ulaştı. Bu başarı öncelikle e-perakendeciler olarak adlandırılan ve faaliyetleri tamamen İnternet üzerinde bulunan firmalara ait. Fakat fiziksel mağazacılık ile perakende sektöründe varlık gösterirken web mağazalarını açarak bu trendi yakalayan firmaların oluşturduğu cirolar da hiç de az değil. Tuğla ve Tıklama (Brick & Click) olarak adlandırılan bu çoklu kanal perakendecilerinin 2010 yılında ulaştıkları web satış hacimlerini aşağıda örneklemeye çalıştım:

Toplam 150-200 milyar dolar arasında bir e-perakende hacmi bulunan ABD ve Kanada'da faaliyet gösteren şirketler:
Staples – 2010 cirosu: 10,2 milyar dolar
Office Depot - 2010 cirosu: 4,1 milyar dolar
Walmart - 2010 cirosu: 4,1 milyar dolar
Sears - 2010 cirosu: 3,1 milyar dolar
Best Buy - 2010 cirosu: 2,5 milyar dolar

Toplam 100-120 milyar dolar arasında bir e-perakende hacmi bulunan Avrupa'da faaliyet gösteren şirketler:
Tesco– 2010 cirosu: 4,3 milyar dolar
Staples – 2010 cirosu: 3,9 milyar dolar
Home Retail Group (Argos & Homebase) – 2010 cirosu: 2 milyar dolar
Sainsbury - 2010 cirosu: 0,98 milyar dolar


Tuğla ve Tıklama kategorisinin alt kırılımları nedir?

Bu sektörde faaliyet gösteren perakendecileri temelde 3 büyük alt grupta toplayabiliriz:

- Tüketici Elektroniği Marketleri: ABD'de Best Buy ve Avrupa'da Argos başarılı örnekler olarak gösterilebilir. Özellikle Best Buy'ın toplam cirosunun %5'ini oluşturan web satışını, 2015 yılına kadar iki katına çıkarmayı planladığını açıklaması, bu alandaki fırsatı ortaya koyuyor. Türkiye'de Teknosa, Vatan Bilgisayar, Gold Bilgisayar, Bimeks ve Darty'nin Online satış siteleri bulunsa da henüz web satışı konusunda ciddi bir planlama ve yatırım yapıldığını söylememiz güç. Farklı bir iş modeli olarak İstanbul Bilişim'in, önce İnternet üzerinde faaliyete başlaması ve daha sonra fiziksel mağaza açacak düzeye gelmiş olması; Türkiye'de farklı modellerin işleyebileceğinin ilginç bir örneği olarak değerlendirilebilir.

- Alışveriş Merkezleri: ABD'de Macy's ve İngiltere'de Marks & Spencer başarılı örnekler olarak gösterilebilir. Macy's 2010 yılında e-ticaret cirosunu %30 büyüterek 1,6 milyar dolara çıkarırken her iki firmanın da mobil cihazların alışveriş tecrübesini geliştirmesi konusundaki öncü yatırımlar yapmış olması, bu kategorideki büyüme potansiyelini ortaya koyuyor. Türkiye'de ise Boyner, Morhipo sitesi ile İnternet markası oluşturma çalışmalarını başlatırken; YKM ise yenilediği sitesi ile e-ticaret sektöründeki yerini geliştirmeyi planlıyor.

- Süpermarketler: ABD'de Walmart ve İngiltere'de Tesco başarılı örnekler olarak gösterilebilir. Her ikisinin de geçen yıl içerisinde özellikle bakkaliye / yiyecek alanına girmesi ile İnternet kanalını nasıl geliştirmeyi planladıkları ortaya çıktı. Malesef Türkiye'de Migros, Kangurum ve Carrefour, CarrefourExpress Sen-Al Market gibi İnternet markalarını ayrıştırıp web satış sitelerini uzun süre önce açmış olsalar da bu sitelere daha fazla ziyaretçi gelmesi için ciddi bir iletişim yatırımı yapıldığı pek söylenemez.

Biz hala perakende sektörü için İnternet'in ne kadar önemli bir satış kanalı olabileceğini tartışırken, dünyada artık bunun da ilerisine geçilip dijital platformların kanal olarak basite indirgenmeyip rollerinin artırılması konuşulmaya başlandı. E-ticaretin büyümesi yanında özellikle mobil cihazların fonksiyonlarının artışı ve sosyal paylaşım platformlarının iletişimi değiştirmesi ile müşteri yönetiminde satış kanalları yerine dokunma noktalarını kapsayan bütünleşik (entegre) bir ticaret kavramı olan kıvrak ticaret (agile commerce) gündemin baş maddesi haline geldi.

1 Haziran 2011 Çarşamba

ETİD E-Ticaret Girişimciliğinde Başarının Sırları Etkinliği'nde Paylaşılan Sektörel Veriler

E-Ticaret Girişimciliğinde Başarının Sırları Semineri, sektörde faaliyet gösteren firmaların yoğun katılımı ile bugün gerçekleştirildi. Konuşmacıların paylaştığı verileri, ben de etkinliğe katılamayanlarla paylaşmak istedim.

Kıvanç Onan, Paypal Türkiye Ülke Direktörü
- eBay mobil cirosu 2009 yılında 500 milyon USD iken, 2010 yılında 2 milyar USD'ye yükseldi.
- Dünyadaki e-ticaret hacminin %18'i Paypal üzerinden geçiyor.

Gülfem Toygar, Limango Türkiye Genel Müdürü
- 2 gün içinde 16.500 çift ayakkabı sattık.
- Limango Almanya'da iade oranları, Türkiye'nin 3,5 katı.

Çağrı Orcan, Markafoni Genel Müdürü
- 4 milyona yakın üyemiz var.
- Ortalama ürün iade oranları Almanya'da %20 dolaylarında iken Türkiye'de %7.

Demet Mutlu, Trendyol İcra Kurulu Başkanı
- 3,5 milyon üyemiz var.
- 12 ay içerisinde 8 haneli cirolara ulaştık.
- Satılan en pahalı ürün 4.500 TL değerinde bir elbiseydi.
- Müşterilerin %50'si ikinci kez satın alıyor.
- Tek bir kampanyada 35.000 adet elbise sattık.

John Lunn, Paypal Platform ve Entegrasyon Direktörü
2009 yılında dünyadaki mobil ticaret hacmi 105 milyar USD iken, 2012 yılında 437 milyar USD olacak. Bu sürede alt kırılımlardaki değişikliğin şöyle olması bekleniyor:
- Dijital içerik ticaret hacmi 24 milyar USD'den 115 milyar USD'ye çıkacak.
- Fiziksel malların ticaret hacmi 30 milyar USD'den 237 milyar USD'ye çıkacak.
- Temassız / Vurdurmalı ödemelerin hacmi 46 milyar USD'den 115 milyar USD'ye çıkacak.

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Beyaz Eşya Üreticileri, Neden E-Mağaza Açıyor?

Elektronik ticaretin en önemli avantajlarından biri; üreticilere, son kullanıcılara ürünlerini aracısız sunup doğrudan satış yapabilme olanağı sağlaması. Fakat malesef aracıların satış yaptığı, güçlü bayi kanallarına sahip sektörlerde bu yapıyı kırmak pek kolay olmuyor. Benzer bir bayi dezavantajına rağmen ürünün Online satışa yatkınlığından dolayı en ciddi aşamanın kaydedildiği sektörlerden olan hava yolu firmaları hakkında daha önce bir yazı yazmıştım.

Bayilerin güçlü olduğu bir başka sektör de beyaz eşya sektörü. Bunun temelde iki nedeni var: sektörde faaliyet gösteren, Anadolu'nun il ve ilçelerine yayılmış bayilerin, bilgi yetersizliğine sahip birçok tüketici için teknolojik ürünler konusunda bir danışma merkezi olarak kabul görmesi ve müşteriler ile ödeme (senet) konusunda güvene dayalı bir satış ilişkisi kurulmuş olması. Bayilerin yıllar boyunca sürdürdükleri bu iş yapma yöntemi ile işlerini büyüten beyaz eşya firmaları, bu yapıyı rahatsız edeceği düşüncesi ile merkezi bir e-ticaret sürecine olabildiğince çekimser yaklaştılar. Fakat son yıllarda özellikle büyük şehirlerde AVM'lerin hızlı artışı nedeniyle elektronik marketlerinin oluşturduğu ciroların yükselmesi yanında Hepsiburada ve Hızlıal gibi büyük e-ticaret siteleri üzerinden yapılan beyaz eşya satışları da önemli oranda arttı. Buna bir de fırsatı fark edip faaliyete geçen beyaz eşya bayileri de eklenince (Birkaç yıl içerisinde web alanlarında Arçelik ve Vestel markası geçen yüzlerce web sitesinde Online olarak satış yapılmaya başlandı.) İnternet kanalı her geçen gün popüler hale gelmeye başladı.

Türkiye'de Online satışların artışına ve tüketicilerin alışveriş öncesindeki ön araştırmayı İnternet üzerinde yapmaya başlamasına paralel olarak beyaz eşya üreticileri de bu alan ile ilgilenmeye başladılar. Vestel ve Arçelik birbiri ardına e-mağazalarını açtılar. Vestel 2010 yılı nisan ayında açtığı web mağazasında ilk senesinde 1 milyon TL ciroya ulaşırken Arçelik de 2011 yılında açtığı mağazasını geliştirme gayretinde.

Beyaz eşya üreticileri, havayolu firmaları gibi ilerlemeyerek e-ticaret alışveriş kurgularına bayileri de dahil ederek verimli bir sinerji oluşturmayı başardılar. Bir ürünün, siparişin verildiği bölgedeki bayi üzerinden sevk edilmesi veya ilgili satış primlerinin o bölgedeki bayilere aktarılması gibi bütünlüklü stratejiler ile bu yeni kanaldan tüm ekosistemin fayda sağlaması (ek ciro oluşturması) amaçlandı. Vestel e-ticaret yöneticisi Barış Nefesoğlu ve Arçelik e-ticaret yöneticileri için gidilecek çok yol olsa da bu sektörde,
aşağıdaki tabloda görebileceğiniz gibi Türkiye'de ön-araştırmada İnternet'in diğer ülkelerle kıyaslandığında çok önemli bir yeri olması; ileride daha fazla tüketicinin alışveriş için web sitelerini tercih edeceğinin de bir işareti olabilir.

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Reklam Ajansları, Dijital Dönüşümün Neresinde?

İnternet reklamcılığı, tüm dünyada hızla yükselişini sürdürüyor; son birkaç yıl içerisinde İngiltere'de TV reklam yatırımlarını geride bırakırken ABD'de de basılı gazetelerin reklam yatırım hacmini geçti.
Dijital pazarlamanın ölçümlenebilir olması ve esnek yönetim özellikleri nedeniyle oluşan bu hızlı değişim, TV yayıncılığının hantal yapısını bile etkileyip interaktif televizyonculuk (IPTV) teknolojileri konusundaki adımların hızlanmasına yol açtı.

Firmalar adına pazarlama iletişimini ve operasyonunu yürüten reklam ajansları da son 5 yıl içerisinde yaşanan bu dönüşüme hakim olabilmek ve gelecekte güçlerini koruyabilmek için kendilerini yeniliyor. Havas CEO'su Fernando Rodés Vilà'nın da ifade ettiği gibi reklam ajansları, başlarda çok önemsemedikleri için Google ve Facebook gibi İnternet platformlarının kuruluşuna etki edemeseler de günümüzde bu iletişim trendini yakalayabilmek için iç yapılarını revize etmek durumundalar. Pazarlama iletişiminin ağırlıklı olarak dijitalleşmesi ile birlikte yakın bir gelecekte reklam ajanslarının günümüzdeki yapılarının çok dışına çıkmasını ön görmek hiç de yanlış olmayacaktır. Bunun bir uzantısı olarak da 'pazarlama mesajını ve kampanyayı kreatif / yaratıcı reklam ajansı oluşturur; medya / satın alma ajansı bu mesajın iletileceği mecraları planlar ve kiralar' şeklindeki ajanslar arası görev dağılımının dönüşüme uğraması kaçınılmaz görünüyor. Nasıl mı?

Medya / Satın Alma Ajansları
Son yıllara kadar İnternet üzerindeki iletişim, büyük medya ajanslarının pek de ilgisini çekmiyordu. Düşük bütçeli kampanyalar, İnternet konusunda uzmanlaşmış interaktif ajanslara yönettiriliyordu. İnternet sayesinde artık tüketici segment'leri ile uğraşmak yerine doğrudan hedef kitlenin kendisi ile iletişim kurmanın mümkün olduğunun anlaşılması yanına İnternet'in artan kullanım yaygınlığı ile dijital iletişim, strateji raporlarında daha çok geçmeye başladı. Ticaretin de İnternet üzerine taşınması sayesinde ürün ve hizmetlerin satışına yol açan iletişim kanallarının etkisi daha net anlaşılmaya başlandı. Bu nedenle tüm dünyada medya kullanımı veya satınalması gün geçtikçe performans tabanlı hale gelmeye başladı. Arama motoru pazarlaması gibi performans tabanlı iletişimin bütçelerden aldığı payın arttığı günümüzde, medya ajansları ya ayrı ajanslar ya da iç departmanlar ile sonuçları ölçülebilen kampanya yönetimini hizmetlerine dahil etme gayretine girdiler. Artık medya ajansı denildiğinde, klasik mecra satınalması dışına çıkıp performans analizleri yapan çalışanlara ihtiyaç duyulan bir dünya akla geliyor. Gelecekteki pazarlama iletişimi dünyasında medya satınalma ajanslarının varlıklarını sürdürebilmeleri için performans odaklı platformlara hakim birer direk pazarlama ajansına dönüşme olasılıkları çok yüksek. Sözün özü, önümüzdeki yıllarda artık toplu satınalma iskontoları yerine Ad Exchange temelli bir arz talep dünyasını yönetecek analitik altyapıya sahip mekanizmalar, klasik medya ajanslarının yerine geçecek gibi duruyor.

Kreatif / Yaratıcı Reklam Ajansları
TV reklamı ekseninde kurgulanan ve diğer mecralara uyarlanan kampanya fikirlerini ortaya çıkarma üzerine yoğunlaşan kreatif reklamcılık, İnternet'in etkileşim sağlayıcı yönü nedeniyle ciddi bir değişim yaşıyor. Satınalma kararlarındaki etkisi henüz çok net bir şekilde analiz edilemese de sosyal paylaşım platformları, artık markaların tüketicilerle etkileşim kurabilmesinin odak noktası. Özellikle viral olarak paylaşılan ve geniş kitlelere erişen kampanyalar için çok fark edilmese de aslında ciddi prodüksiyon maliyetleri çıkıyor. TV reklam prodüksiyonuna kafa tutabilen bu bütçelerin reklamverenlere rasyonalize edilebilmesi için ajanslarda sosyal medyaya da son derece hakim ekiplerin bulunması artık kaçınılmaz. Performans temelli gelişen İnternet reklamcılığı, klasik reklamcılık olarak tanımlayabileceğimiz 'pasif TV ve gazete reklamcılığı'nı sosyal medyadaki Beğenme veya Paylaşma özellikleri ile geliştirerek değiştiriyor. Daha önceki bir yazımda sosyal medya platformlarının reklam dünyasına nasıl olumlu bir katkı sağlayabileceklerinden bahsetmiştim. Gelecekte sosyal medyaya hakim, tüketicinin ihtiyaçlarını ve tepkilerini gerçek zamanlı ve sağlıklı analiz edebilen kuruluşlar; markaların kampanya fikirlerini yaratacak. Bu bağlamda da yaratıcı ajansların, sosyal paylaşım platformlarında fikir ve prodüksiyonlar üretebilen mekanizmalar olarak, tüketici ile etkileşim kurulabilen kampanyaları ana hizmetleri olarak konumlamasını gözlemliyor olabiliriz.

Belki de gelecekte ajansları; beğendiren sosyal medya uzmanı yaratıcı ajanslar ve sattıran performans temelli medya ajansları olarak iki gruba ayrılmış görürüz. Kim bilir?